Kriton Dinçmen ruhu gösteren bir aynayı kodlayıp kitap yapmış. Muhteşem! Ve yapmış gene yapacağını... Şifreleri masanın üzerine bırakıyor, bize oda oda aratıyor. Her sayfada bir kod ve karşılık notası. İnsanların ruh problemi olur da, ruhların insani problemi olmaz mı? Ruh doktoru bir insan mı yoksa insan doktoru bir ruh mu? - Murat Birsel Celâl Bey'in Yüksekkaldırım'daki gezintilerinin başka bir amacı da vardı: Fazilet ile buluşmadan önce, doğrudan doğruya Yüksekkaldırım'dan yukarı çıkar ve oradaki yaşlı bir Rum plakçıya uğrardı. İki yaşlı adam dost olmuşlardı; yaşlı plakçı Celâl Bey'in mahremiyetine girme saygısızlığını hiç göstermemesine rağmen, gelen misafirinin acısına katılıyordu. Senfonik müzik plakları ile dolu mağazada Celâl Bey'e sıcak bir çay bardağı eşliğinde biraz temiz müzik dinletiyordu. Bu arada aralarında fazla bir konuşmanın sürüp gittiği de söylenemezdi... İki yaşlı adam birbirinin derin gizliliğine konuşmadan giriyor, acılarını paylaşıyorlardı. Ve, bu ziyaretlerin sonunda aşağı yukarı hep aynı cümleler tekrarlanıyordu. - Benim için bir şeyler hazırladınız mı, efendim? Ve beyaz kolalı yakalı gömlekli plakçı, dükkânının arkalarına giderek beraberinde bir paketle dönüyordu: - Dört set temin edebildim, beyefendi... Temiz kullanılmış... dikkat ettim... hele birisi... von Karajan Berlin Senfoni'yi idare ediyor... Çok güzel bir Kader Senfonisi... hemen hemen cızırtısı hiç yok.. sizin nasıl kullandığınızı biliyorum... ümit ederim ki, bunlar size kış sonuna kadar yeter... Size iyi Beethoven'ler dilerim...
Kriton Dinçmen ruhu gösteren bir aynayı kodlayıp kitap yapmış. Muhteşem! Ve yapmış gene yapacağını... Şifreleri masanın üzerine bırakıyor, bize oda oda aratıyor. Her sayfada bir kod ve karşılık notası. İnsanların ruh problemi olur da, ruhların insani problemi olmaz mı? Ruh doktoru bir insan mı yoksa insan doktoru bir ruh mu? - Murat Birsel Celâl Bey'in Yüksekkaldırım'daki gezintilerinin başka bir amacı da vardı: Fazilet ile buluşmadan önce, doğrudan doğruya Yüksekkaldırım'dan yukarı çıkar ve oradaki yaşlı bir Rum plakçıya uğrardı. İki yaşlı adam dost olmuşlardı; yaşlı plakçı Celâl Bey'in mahremiyetine girme saygısızlığını hiç göstermemesine rağmen, gelen misafirinin acısına katılıyordu. Senfonik müzik plakları ile dolu mağazada Celâl Bey'e sıcak bir çay bardağı eşliğinde biraz temiz müzik dinletiyordu. Bu arada aralarında fazla bir konuşmanın sürüp gittiği de söylenemezdi... İki yaşlı adam birbirinin derin gizliliğine konuşmadan giriyor, acılarını paylaşıyorlardı. Ve, bu ziyaretlerin sonunda aşağı yukarı hep aynı cümleler tekrarlanıyordu. - Benim için bir şeyler hazırladınız mı, efendim? Ve beyaz kolalı yakalı gömlekli plakçı, dükkânının arkalarına giderek beraberinde bir paketle dönüyordu: - Dört set temin edebildim, beyefendi... Temiz kullanılmış... dikkat ettim... hele birisi... von Karajan Berlin Senfoni'yi idare ediyor... Çok güzel bir Kader Senfonisi... hemen hemen cızırtısı hiç yok.. sizin nasıl kullandığınızı biliyorum... ümit ederim ki, bunlar size kış sonuna kadar yeter... Size iyi Beethoven'ler dilerim...