Yeryüzünde kendi kimliğini, beğenilerini, kültürünü, bilişsel durumunu, paradigmasını müzik sanatıyla ifade etmeyen bir insana rastlanmış mıdır acaba? Çoğu zaman bir dinsel seremoninin anlam yüklü sözlerine ve seslerine, bir annenin çocuğuna söylediği ninniye, bir kadının yaktığı ağıta, bir yayanın ıslığına, bir gencin sevgilisine yaptığı kura, kendisine gönül koymuş br eşin ya da dostun buruk sözcüklerinin içerisine döşediği bir ezgiye oldum olası öyle bir saklanmıştır ki, onu çoğu zaman saklandığı yerden çekip çıkarmak, müzikologlar için şaşkınlıkla dolu bir hazza neden olmuştur. Buradaki çabamız bir anlamda müziğin etimolojik kökenine, tanımına, ontolojik varlığına, doğuşuna, farklı bağlamlarına ve değişen dünyadaki toplumsal cinsiyet rolleriyle koşut olarak değişen müziğin algılanış biçimine ilişkin bir analiz çabasıdır.
Yeryüzünde kendi kimliğini, beğenilerini, kültürünü, bilişsel durumunu, paradigmasını müzik sanatıyla ifade etmeyen bir insana rastlanmış mıdır acaba? Çoğu zaman bir dinsel seremoninin anlam yüklü sözlerine ve seslerine, bir annenin çocuğuna söylediği ninniye, bir kadının yaktığı ağıta, bir yayanın ıslığına, bir gencin sevgilisine yaptığı kura, kendisine gönül koymuş br eşin ya da dostun buruk sözcüklerinin içerisine döşediği bir ezgiye oldum olası öyle bir saklanmıştır ki, onu çoğu zaman saklandığı yerden çekip çıkarmak, müzikologlar için şaşkınlıkla dolu bir hazza neden olmuştur. Buradaki çabamız bir anlamda müziğin etimolojik kökenine, tanımına, ontolojik varlığına, doğuşuna, farklı bağlamlarına ve değişen dünyadaki toplumsal cinsiyet rolleriyle koşut olarak değişen müziğin algılanış biçimine ilişkin bir analiz çabasıdır.