"Emre Karacaoğlunu 2003 yılında önce bir Anathema sever olarak tanımıştım. Gruba karşı bu sevgisinin yüzeysel olmadığını gördüm. Duncan Pattersonla kurduğu muhabbet, sonunda Antimatteri Kemancıya getirmişti. Hikmet Temel Akarsunun, manevi kardeşi olarak tanıştırdığı bu müzik severle dostluğumuz, Yüxexes dergisinin sayfalarında da sürdü. "Karanlık Sözler ya da Müzikte yabancılaşma ve Noir Üzerine Bir Deneme"leri bir dizi olarak başladığı ilk sayıdan itibaren, kendisine özel bir takipçi grubu oluşturmuştu. Eski bir Stüdyo İmge okuru olarak, onca yıldan sonra şarkıları masaya yatıran, üstelik de işin "Noir" yani karanlık yanını deşen böyle bir inceleme dizisini ben de çok özlemiştim. Ben bu dizinin, derginin gittiği yere kadar gitmesini isterken bir süre sonra kendisini tekrarlamak istemeyen bir müzik yazarıyla karşı karşıya olduğumuzu gördüm. Ki gerçekten de bu dizinin ardından başlattığı "Açık Mektuplar"la Emrenin ulaşabileceği üst noktaya geldiğini sanmış ve bari bunu tam tadını almışken sonlandırmamasını dilemiştim. Emre o diziden de sıkılıp bu kez "Müselles" dizisine başladığında artık ben yanılmış olmaktan iyice keyif alır hale gelmiştim. Emrenin duygu ve matematik dengesi içinde kurduğu dünyasından bize mesajlar gelmeye devam etti. İçinde akıp gittiğimiz normal koşullar içinde, aynı cümlede bir araya getirmemizin oldukça zor olduğu kimi isim ve kavramlar, bu dizide bir araya gelebiliyordu. Şimdi bir dileğim gerçekleşiyor. Yayıncılık maceramız içinde, yayınlama hayalini kurduğum ve bu yazıların derlemesinden oluşan bir kitap şimdi karşımıza geliyor. Kitap ve dergi yayıncılığının ne kadar zor ve özveri isteyen bir iş olduğunu bizzat yaşayarak gördüm. Şimdi tasarım, basım, dağıtım ve reklam gibi dünyanın yükünü benim yerime sırtlayıp, bu kitabı oturduğum yerden bana sunan yayınevine de ayrıca bir teşekkürü borç bilirim." Güven Erkin Erkal
"Emre Karacaoğlunu 2003 yılında önce bir Anathema sever olarak tanımıştım. Gruba karşı bu sevgisinin yüzeysel olmadığını gördüm. Duncan Pattersonla kurduğu muhabbet, sonunda Antimatteri Kemancıya getirmişti. Hikmet Temel Akarsunun, manevi kardeşi olarak tanıştırdığı bu müzik severle dostluğumuz, Yüxexes dergisinin sayfalarında da sürdü. "Karanlık Sözler ya da Müzikte yabancılaşma ve Noir Üzerine Bir Deneme"leri bir dizi olarak başladığı ilk sayıdan itibaren, kendisine özel bir takipçi grubu oluşturmuştu. Eski bir Stüdyo İmge okuru olarak, onca yıldan sonra şarkıları masaya yatıran, üstelik de işin "Noir" yani karanlık yanını deşen böyle bir inceleme dizisini ben de çok özlemiştim. Ben bu dizinin, derginin gittiği yere kadar gitmesini isterken bir süre sonra kendisini tekrarlamak istemeyen bir müzik yazarıyla karşı karşıya olduğumuzu gördüm. Ki gerçekten de bu dizinin ardından başlattığı "Açık Mektuplar"la Emrenin ulaşabileceği üst noktaya geldiğini sanmış ve bari bunu tam tadını almışken sonlandırmamasını dilemiştim. Emre o diziden de sıkılıp bu kez "Müselles" dizisine başladığında artık ben yanılmış olmaktan iyice keyif alır hale gelmiştim. Emrenin duygu ve matematik dengesi içinde kurduğu dünyasından bize mesajlar gelmeye devam etti. İçinde akıp gittiğimiz normal koşullar içinde, aynı cümlede bir araya getirmemizin oldukça zor olduğu kimi isim ve kavramlar, bu dizide bir araya gelebiliyordu. Şimdi bir dileğim gerçekleşiyor. Yayıncılık maceramız içinde, yayınlama hayalini kurduğum ve bu yazıların derlemesinden oluşan bir kitap şimdi karşımıza geliyor. Kitap ve dergi yayıncılığının ne kadar zor ve özveri isteyen bir iş olduğunu bizzat yaşayarak gördüm. Şimdi tasarım, basım, dağıtım ve reklam gibi dünyanın yükünü benim yerime sırtlayıp, bu kitabı oturduğum yerden bana sunan yayınevine de ayrıca bir teşekkürü borç bilirim." Güven Erkin Erkal