Sıkıntılı günlerde hoş vakit geçirtecek üç yeni kitap

(...)

* Catrine Clay’ın “Kral, İmparator, Çar”ı:

Birinci Dünya Savaşı senelerinde Avrupa’nın üç hükümdarı, İngiltere Kralı Beşinci George, Alman İmparatoru İkinci Wilhelm ve Rus Çarı İkinci Nikola birbirleri ile akraba idiler, çocukluklarının belli dönemlerini beraber geçirmişler, sonraki senelerde dünyayı kanlı bir savaşa savaşa sürüklemişler ve George ile Nikola Wilhelm’e karşı mücadele etmişlerdi.

İngiliz gazeteci, televizyon yapımcısı ve tarihçi Catrine Clay, “Kral, İmparator, Çar”da bu üç hükümdarın hayatını çocukluk senelerinden başlayarak ele alıyor. Kitapta hükümdarların birbirlerine gönderdikleri özel mektuplar, dünyanın tamamına yakınına hâkim olan bu üç hanedana ait dedikodular, Alman sarayının dillere destan seks skandalları, özellikle de Prens Eulenburg’un sebep olduğu rezalet, kuzenlerin birbirlerine karşı hissettikleri muhabbet ve nefret, savaş öncesindeki özel yazışmalar ile Nikola’nın kanlı âkıbeti 400 sayfa içerisinde bir macera romanı gibi akıp gidiyor.

İngiltere Kralı Beşinci George’un tahta geçmeden önce kaleme aldığı günlükleri ile yazışmaları İngiliz Kraliyet Arşivi’nde muhafaza ediliyordu ve şimdiye kadar hep kapalı kalmışlardı...

Catrine Clay, Kraliçe Elizabeth’in verdiği izinle görüp elden geçirdiği Kral’a ait bu evrakı eserinde geniş şekilde kullanıyor ve böylelikle üç hükümdarın birbirleri hakkındaki “aptal”, “salak”, “beyinsiz” yahut “sakat herif” gibi asil kanaatleri de ortaya çıkıyor!

Kral, İmparator, Çar”, Avrupa saraylarının Birinci Dünya Savaşı öncesindeki vaziyetini, o mekânlara hakim olan zihniyeti ve kuzenlerin gerektiğinde birbirlerinin gözünü oyma heveslerini tamamen belgelere dayalı şekilde gösterirken, bir hususu daha açıkça ortaya koyuyor: Türkiye’nin Birinci Dünya Savaşı öncesinde Avrupa’nın umurunda bile olmadığını...

Birinci Dünya Harbi, Avrupa için bir “kıt’a Avrupası savaşı”dır ve bu savaşta Türkiye’nin ismi nerede ise hemen hiç geçmez! Harp tarihçileri ağırlığı Belçika ile Fransa’daki muharebelere verirler. İngilizler savaşı Almanya ve Avusturya ile mücadeleyle sınırlandırmışlardır; Basra’da, Mısır’da, Sina’da ve hattâ Hindistan’ın doğusunda giriştikleri harekâtlardan bile nâdiren bahsederler. Savaşta koskoca imparatorluğunu kaybeden, yüzbinlerce şehid veren ve harbin acılarını en fazla hisseden Türkiye’yi yahut o zamanki ismi ile Osmanlı Devleti’ni hatırlayan yoktur! Yayınlarda ve tartışmalarda Avrupa’nın doğusundaki topraklardan, yani “doğu cephesi”nden mecburen bahsedilir ama bu cephe Çarlık Rusyası ile sınırlıdır! Günümüzün Avrupalı savaş tarihçisi “doğu” dendiğinde sadece Romanof Hanedanı’nın Rusyası’nı hatırlar ve “doğu harekâtları” onların gözünde Rus sınırlarında, Ukrayna’da ve Avrupa’nın kuzeyinde meydana gelen muharebelerden ibarettir...

Catrine Clay’in yayınladığı belgeler hem akraba hanedanların, hem de Avrupa’nın savaş öncesinde Türkiye’yi nasıl gördüğünün, daha doğrusu nazar-ı itibare bile almayışının öyküsüdür.

Murat Bardakçı, haberturk.com, 18 Aralık 2021

Kral, İmparator, Çar kitabını incelemek için tıklayın.

Kapat