Sultan'ın Orgu İngiltere'nin en ünlü org ustası Thomas Dallam'ın ilginç, ilginç olduğu kadar da hazin öyküsü; tabii onunla birlikte imal ettiği orgun da... Yeni kapitülasyonlar peşindeki Kraliçe I. Elizabeth'in Sultan III. Murat'a hediye etmek amacıyla yaptırdığı 5 metre boyundaki muhteşem orgun yapımı Dallam Usta'nın aylarını almış, orgu Osmanlı topraklarına getirmek ve padişaha sunmak için aylar süren uzun ve maceralı bir gemi yolculuğuna katlanmak zorunda kalmıştı. Bu ilginç öykü o kadar uzun sürmüştü ki, orgu taşıyan gemi İstanbul'a ulaştığında Osmanlı sarayında yeni bir padişah vardı; Sultan III. Murat ölmüş, tahta oğlu III. Mehmet geçmişti. Muhteşem marifetleri olan bu org İstanbul'a gelir gelmesine ama, aylar süren deniz yolculuğu sonunda hiçbir parçası İngiltere'den gemiye yüklendiği gibi değildir. Dallam Usta'nın korku ve endişeyle dolu günlerine malolan montaj faaliyetinden sonra, Osmanlı sarayının gizemli dünyasını keşfeden bir Avrupalı'nın şaşkınlığıyla anlatılan orgun padişaha arz edilmesi sahnesi, hikâyenin en alıcı noktalarından birini oluşturuyor. Dallam orgunu padişaha sunar ve sağ salim ülkesine döner. Ama imal ettiği orgu onun kadar şanslı değildir. III. Mehmet'in oğlu I. Ahmet, “gavur icadı” paranoyasının cinnete dönüştüğü bir anda orgu parçalatır, yakılabilen bütün parçalarını yaktırır. Org ustası Thomas Dallam'ın güncesinden yola çıkılarak yazılan bu kitabın arka planında, görkemini her geçen gün biraz daha kaybeden Osmanlı İmparatorluğu'nu eşiğine geldiği çöküş süreci, Batılı devletlerin çıkar hesapları, kısaca dönemin tarihsel atmosferi ortaya konuyor. Sultan'ın Orgu, hem bir anı, hem de bir tarih kitabı gibi okunabilir; ama macera romanı tadındaki dili ile içerdiği zengin gözlemleri gözardı etmemeli.
Sultan'ın Orgu İngiltere'nin en ünlü org ustası Thomas Dallam'ın ilginç, ilginç olduğu kadar da hazin öyküsü; tabii onunla birlikte imal ettiği orgun da... Yeni kapitülasyonlar peşindeki Kraliçe I. Elizabeth'in Sultan III. Murat'a hediye etmek amacıyla yaptırdığı 5 metre boyundaki muhteşem orgun yapımı Dallam Usta'nın aylarını almış, orgu Osmanlı topraklarına getirmek ve padişaha sunmak için aylar süren uzun ve maceralı bir gemi yolculuğuna katlanmak zorunda kalmıştı. Bu ilginç öykü o kadar uzun sürmüştü ki, orgu taşıyan gemi İstanbul'a ulaştığında Osmanlı sarayında yeni bir padişah vardı; Sultan III. Murat ölmüş, tahta oğlu III. Mehmet geçmişti. Muhteşem marifetleri olan bu org İstanbul'a gelir gelmesine ama, aylar süren deniz yolculuğu sonunda hiçbir parçası İngiltere'den gemiye yüklendiği gibi değildir. Dallam Usta'nın korku ve endişeyle dolu günlerine malolan montaj faaliyetinden sonra, Osmanlı sarayının gizemli dünyasını keşfeden bir Avrupalı'nın şaşkınlığıyla anlatılan orgun padişaha arz edilmesi sahnesi, hikâyenin en alıcı noktalarından birini oluşturuyor. Dallam orgunu padişaha sunar ve sağ salim ülkesine döner. Ama imal ettiği orgu onun kadar şanslı değildir. III. Mehmet'in oğlu I. Ahmet, “gavur icadı” paranoyasının cinnete dönüştüğü bir anda orgu parçalatır, yakılabilen bütün parçalarını yaktırır. Org ustası Thomas Dallam'ın güncesinden yola çıkılarak yazılan bu kitabın arka planında, görkemini her geçen gün biraz daha kaybeden Osmanlı İmparatorluğu'nu eşiğine geldiği çöküş süreci, Batılı devletlerin çıkar hesapları, kısaca dönemin tarihsel atmosferi ortaya konuyor. Sultan'ın Orgu, hem bir anı, hem de bir tarih kitabı gibi okunabilir; ama macera romanı tadındaki dili ile içerdiği zengin gözlemleri gözardı etmemeli.